GÜNCEL EĞİTİM
Giriş Tarihi : 29-03-2019 12:07   Güncelleme : 29-03-2019 12:07

Ders Sayısı Yarı Yarıya İner, Teneffüsler 40 Dakikaya Çıkar mı?

Kırk yıllık gazetecilik hayatımda, müfredatın hafiltetileceğini, en az kırk kere duymuşumdur. Peki bu gerçekleşir mi? Bir önceki Bakanımız da giderek ayak ödevlerin kaldırıldığını açıklamıştı! Peki kaldırıldı mı?..

Ders Sayısı Yarı Yarıya İner, Teneffüsler 40 Dakikaya Çıkar mı?

Geçenlerde bir arkadaşımız anlattı.

Öğrenci değişim programı çerçevesinde İngiltere'ye gitttiklerinde, okul yönetimi şok olmuş. Çünkü, oğlunun Türkiye'de aldığı ders sayısı, İngiltere'dekinin iki katıymış!

Okul müdürü, yeni öğrencisine, "Sen artık bizim çocuklara ders verirsin" diye espiri yapmış!..

Ders sayımız, gerçekten de abartılı bir şekilde normalin çok üzerinde.

Ve, ne zaman azaltılacak denilse da da arttı. Yine öyle olursa hiç şaşırtıcı olmaz. Çünkü sürekli olarak yeni derslerin konulacağı söyleniyor...

Ders saati azaltılmadığı sürece, teneffüslerin 40 dakikaya çıkması da mümkün değil!..

Okul ve derslik sayısının azlığı nedeniyle, büyük kentlerdeki okullarımızın neredeyse tamamına yakınında ikili eğitim yapılıyor.

Sabahçılar sabahın köründe evden çıkıyor, öğlenciler de akşamın karanlığında evlerine varıyor. Bu yüzden, ders sayısı yarı yarıya azaltılmadığı sürece, teneffüslerin 40 dakikaya çıkması mümkün değil!..
 
Hazır bu konular konuşulurken keşke biraz da eğitim süresi ve uzun yaz tatili konuşulsa!..
 
Seçim nedeniyle, pazartesi günü okullar tatil.

Daha önce de kar, kış tatilleri olmuştu.

Yasaya göre, tüm bu tatillerin, eğitim süresine eklenmesi gerekiyor ama bugüne kadar eklendiğine hiç şahit olmadık!..
 
 Anlayacağınız, zaten çok kısa olan eğitim süremiz, ekstra tatillerle kuşa dönüyor, o da yetmiyor, yarım gün eğitim yapılıyor, şimdi de, her iki dersten birisinin teneffüse dönüştürüleceği söyleniyor. Ondan sonra da eğitimde neden nal topluyoruz diye ah, vah diyoruz...
 
Eğitimde ciddi bir reform gerçekleştirmek istiyorsak, buna, önce veli ve öğrencilerin inanması gerekiyor.

Çıtayı yükselten değil de, çıtayı düşüren alkışlandığı sürece, hiç bir siyasi, eğitimde ciddi reformlar yapmayı göze alamaz.

İşte bu yüzden, eğitimde kalite arıyorsak, daha çok çalışmayı, daha çok üretmeyi ilke edinmeliyiz. Bu, elbette müfredat hafiflemesin, teneffüs süresi uzamasın, kopyala-yapıştır ödev dayatmasından vazgeçilmesin anlamına gelmiyor.

Ders ve ödev yükü hafiflesin ki, sanata, spora, oyuna daha fazla zaman kalsın...

Öğrenciler okula ayaklarını süreterek değil, koşarak gitmediği sürece verimliliği artırmamız mümkün değil.

Sınav belasından bir kurtulsak, eğitim sistemimiz derin nefes alacak ama bunu bir türlü başaramıyoruz. Oysa, hepimizin asıl istediği o!..
 
ABBAS GÜÇLÜ
egitimajansi.com

 

Eğitim HaberleriEğitim Haberleri