SPOR
Giriş Tarihi : 20-05-2018 18:35   Güncelleme : 20-05-2018 18:35

Gururumuz İpek Öğretmen

Matematik öğretmeni olan İpek Onaran, triatlon sporundaki başarılarıyla göz dolduruyor. Onaran, "11 yaşımda triatlona geçtim. 9.34.42 saniye ile 2. olarak 14 Ekim'de Hawaii'deki Ironman Dünya Şampiyonası'na katılmayı hak kazandım. (Türkler arasında en iyi derece)" dedi.

Gururumuz İpek Öğretmen

İpek öğretmen söyleşisinden...

Yaptığınız spor, Türkiye'de pek bilinen bir branş değil. Bize bu sporun içeriğinden bahsedebilir misiniz? Dünyada triatlonla ilgili en büyük organizasyonlar neler?
 
Ironman, tam ve yarım olmak üzere ikiye ayrılan, olimpik triatlon mesafesinden daha uzun temel olarak triatlon disiplinininin uygulandığı bir marka yarış serisi. Tam Ironman, Ironman olarak adlandırılan yarış, 180 kilometre; 3.9K yüzme, 180K bisiklet ve 42K koşu yarım Ironman ise Ironman 70.3 olarak adlandırılan yarış,  90 kilometre; 1.9K yüzme, 90K bisiklet ve 21K koşu. Atletlerin her üç disiplinde de optimum başarıyı yakalayabileceği bir performansa sahip olmaları gerekiyor. En azından bu üç disiplinin temel gerekliliklerini yerine getirecek tekniğe ve doğru kullanabilecek performansa ihtiyaç var. Yüzme, genelde sonradan başlayanların en zorlandığı disiplin. Küçük yaştan başlaması gereken bir eğitim ve form istiyor. Dolayısı ile 5-6 yaşlarında yüzmeye başlayanlar biraz daha şanslı. Bu tek başına kurtarıcı değil tabi ki, aynı şekilde. Bisiklet, antrenmanı -en azından benim için- en zor olan disiplin. Genelde 90-160K arası olan antrenmanlar için her şeyden önce rota yaratmak hiç kolay değil. Koşu, genelde herkesin en rahat olduğu disiplin fakat yarış günü en son çıktığınız bölüm olduğu için eğer yüzme ve bisiklette enerjinizi doğru kullanamadıysanız, koşu da en azap verici disiplin olabiliyor. Dolayısı ile, herhangi bir disiplindeki açığı diğer bir disiplinde daha fazla antrenman yaparak kapatmak çok da mümkün değil. Esas itibariyle mental olarak güçlü olmayı gerektiren bir disiplin. Mesafeler, hava şartları, kişisel sorunlar gibi birçok dikkat dağıtıcı unsur fiziksel performansınızı doğrudan etkileyebilecek faktörler. Tabi bu bahsettiğim rekabetçi seviyede bu sporu yapmak isteyenler için. Bunun dışında inanılmaz eğlenceli ve insana çok büyük yetenekler kazandıran bir spor.
 
2014'ten bu yana Ironman triatlet olarak yarışıyorsunuz. Bu geçiş sürecine nasıl karar verdiniz?
 
6 yaşında yüzme ile başladım. 11 yaşımda antrenörüm yönlendirmesi ile triatlona geçtim. Çok da bilinen bir dal olmamasına rağmen mahalli yarışların düzenlendiği dönemlerdi. Çeşme’deki mahalli bir yarışta birinci olup ödül olan bisikleti kazanınca sanırım o zaman işin tadını aldım ve bu güne kadar geldim. 2006’ya kadar Milli Takım seviyesinde ulusal ve uluslararası birçok yarışa katıldım, Balkanlar’da kürsü derecelerine ve Türkiye şampiyonluklarına ulaşabildim. 2006’dan sonra yaklaşık sonra bir yedi yıl kadar ara verip daha sonra bireysel olarak Ironman 70.3’lere katılmaya başlayarak geri döndüm. Bu dönüş aslında biraz da İstanbul’a taşınıp sosyalleşmek istememle en iyi bildiğim alana, yani spora dönmek istememle oldu. 7 senedir aç olan mücadele etme kazanma isteğim devreye girince de kendimi Dünya şampiyonaları seviyesinde buldum.
 
2016 70.3 Ironman Dünya Şampiyonası'nda kendi yaş grubunuzda 14'üncü olmuştunuz. Bu, Dünya Şampiyonası seviyesinde elde edilen en iyi derecelerden birisiydi. Bundan sonra da şampiyonaya kota alarak çıtayı daha da yükseltebileceğinizi düşünüyor musunuz?
 
Bütün hedeflerimizi 1 sene öncesinden antrenörüm Mert Onaran ile belirliyoruz. Geçen sene ki hedefimiz katıldığım tüm 70.3 Ironman yarışlarında ilk 3’e girebilmekti ve bunu gerçekleştirdik. Bu sene ise hedefimiz Ironman 70.3 Avrupa Şampiyonası’nda ilk 3’e girmek ve ilk defa katılacağım 140.6 Ironman Texas Kuzey Amerika Şampiyonası’nda ilk 3’e girerek Ironman Dünya Şampiyonasına katılmaya hak kazanmak. 70.3 Ironman Dünya Şampiyonası ilk 3 için 2019’u hedefliyorum.
 
Triatlon bireysel bir spor. Türkiye'de de bireysel sporcuların en çok yakındığı konuların başında sponsorluk meselesi geliyor. Siz de kariyerinizin başlarında bu dertten muzdarip oldunuz mu?
 
Evet, her sporcu gibi ben de ilk başlarda bu dertten muzdarip olmuştum. Çünkü Türkiye’de spora karşı tutum hala ‘sonuç’ odaklı. Esas olan ise sizin kendinize biçtiğiniz değer ve bunu nasıl anlattığınız. Emin olun eğer bir hedefiniz, ona ulaşacak stratejiniz ve uygulama planınız varsa her disiplinde sponsor bulabilmeniz mümkün.
 
Türkiye'de triatlon yalnızca 500 sporcu tarafından icra ediliyor. Bu branşta daha önce ise hiç olimpiyatta yer alamadık. Son olarak da Ece Bakıcı, Rio 2016'yı şanssız bir şekilde kaçırdı. Bu bağlamda bu sporun Türkiye'deki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
 
Türkiye, her tür disiplini yapabileceğiniz mükemmel şartlara sahip. Triatlon özelinde ise tabii ki benim başladığım döneme göre inanılmaz büyük ivme ile kaydedilen gelişmeler var. Avrupa Şampiyonaları’nın yapıldığı bir kapasiteye ulaşan camiadan bahsediyorum. Bana, Türkiye’de bir Ironman’de yarışacaksın deseler hayatta inanmazdım. 2015’de geçen yıl ilk defa düzenlenen Gloria Ironman 70.3 Turkey’de kürsüye çıktım. Bu kadar büyük değişim gelişimlerden bahsediyorum. 5 kişi zar zor toplanıp bisiklet antrenmanı yaparken bu gün hafta sonu 50-60 kişilik gruplar birbirleriyle rota paylaşıyor. Dünyada ise tabi ki bambaşka bir anlayış ve uygulama var. Bu, kültürün oradan gelmesiyle alakalı. Burada gençler o kadar iyi ve disiplinli yetişiyorlar ki gurur duymamak imkansız. Özellikle internet çağında. Benim dönemimde bu şartlar yoktu, ama temel dinamikler aynıydı. Gençlerin arasında inanılmaz disiplinle her şeyiyle antrenmanına sahip çıkanlar var. Eğer isterlerse ileride dünya şampiyonalarında rekabetçi seviyelerde yarışabilmeleri mümkün. Hep bizden, buradaki eksiklikleri ön plana çıkartmamızı isterler ama emin olun böyle birşey yok. Dünyada en son çıkan en iyi hangi ekipmanı istiyorsanız burada da var, hangi organizasyonu istiyorsanız o da var, bilgi birikimi de var, hakem de, yarışçı da seyirci de her şey var. 
 
Triatlon; yüzme, bisiklet ve koşuyu birlikte içeriyor. Siz bu üç alan içerisinde hangisinde daha iyi olduğunuzu düşünüyorsunuz?
 
Ironman sırasında aslında hepsini tek bir disiplin gibi algılıyorum. Yani önce yüzüp sonra bisikletle devam edip en son koştuğum tek bir disiplin gibi. Antrenmanlarda ise sanırım en favorim koşu. Esas olan ise hep zayıf, hoşuna gitmeyen, yapmaktan sıkıldığın neyse onun üzerine gitmek. Sadece güçlü yanını daha güçlü hale getirmenin bir faydası yok çünkü sadece koşarak yarışı kazanmam mümkün değil. Dolayısı ile tüm branşlarda optimum performansı yakalıyor olmam gerekli. Koşu her zaman en sevdiğim disiplin oldu. Belki bu sebeple gelen ortalamada koşu bölümü diğerlerine göre biraz daha önde. 

Fiziksel anlamda böylesine zorlayıcı bir sporun yanı sıra matematik öğretmenliği de yapıyorsunuz. Bu tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz?
 
Ben kendimi bildim bileli antrenman yapıyorum, yarışıyorum… Fakat dışarıdan -normal olarak- sanki insan üstü bir iş yapıyormuşum gibi algılanıyor. Bence çift kimlik taşımıyorum. Bir İpek Onaran var; Ironman Triatlet, mesleği de öğretmenlik. Hayatta en zorlandığı şey de arabasını paralel park etmek. ‘E ama nasıl yapıyorsun sabah 5’de yüzme antrenmanı…’ diye soruyorsanız, e gece yarısına kadar dizi seyretmiyorum, sabaha kadar sosyal medyada dolanmıyorum. Ya da triatlet olduğum için herhangi bir ayrıcalıklı durumum olmadı, bayağı bildiğiniz çalışıyorum, kira ödüyorum, fatura ödüyorum, arada delirince ben de kuaföre gidiyorum. Ya da yarışlarda ‘ya sen öğretmensin, dün de sabaha kadar kağıt okudun, sana bir saat geç start verelim de uyu biraz’ demiyorlar. Ve böyle o kadar çok insan var ki, sadece toplumun algısı bu yönde değil. İnsanlar hem çalışıp hem de farklı bambaşka bir alanda aktif üretici bir yaşam sürebileceklerinin farkında değiller.
 
Peki sporun ve öğretmenliğin dışında İpek Onaran nasıl bir insandır? Neler yapmaktan hoşlanır? Favori müzikleri, okuduğu kitaplar nelerdir?
 
Spor, benim için bir ilgi alanı değil aslında. Benim hayatımın ta kendisi. Bu kadar kalabalık bir hayatın içinde daha düşük tempolu, fiziksel efor istemeyen aktiviteler beni mental olarak şarj ediyor. Arkadaşlarla yenen yemekler, sinemaya gitmek, İzmir’de ailemi görmek gibi basit keyiflerim var. İyi bir kitap okuyucu olmasam da özellikle teknik anlamda geri dönüşüm alabildiğim metinleri takip ediyorum.
 
Ironman "Demir Adam" demek. Oysa siz bir kadın olarak bu branşta yarışıyorsunuz. Bu anlamda 8 Mart Dünya Kadınlar günü ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Dünya kadınlarına bir mesajınız var mı?
 
Benim için hiçbir spor dalında cinsiyet ayırımı yok. Belki çok küçük yaşlarda başlamış olmanın getirdiği, karma ortamda büyümenin etkisi belki sporun cinsiyetsiz oluşuna inanmamdan kaynaklanıyor. Dünya kadınlarına en büyük mesajım da her zaman , her ortamda eşit olduğunuzu unutmayın.
 
İpek Onaran’ın bundan sonraki en büyük hayali nedir? Kariyerini sonlandırdıktan sonra planın nedir?
 
Hayallerimi genel olarak gerçekleştirebiliyorum aslında. Dolayısı ile öyle keşke şunu yapabilseydim gibi içimde ukde kalmış bir hayalim yok. Kendime hedef koyduğum bazı sosyal sorumluluk temelli planlarım var, özellikle çocuklar üzerine. Gelecekte bunlarla ilgilenebilecek daha fazla vakit ayırabilmeyi planlıyorum.

Röportaj: Yunus Dilber - Fanatik

Eğitim HaberleriEğitim Haberleri