REHBERLİK
Giriş Tarihi : 18-10-2017 11:17   Güncelleme : 18-10-2017 11:17

Çocuğunuzun Ödevini Kesinlikle Siz Yapmayın!

Öğretmenler arasında güncel espri: Bu hafta en yüksek notu hangi velimiz alacak; Osman Bey mi, Dilek Hanım mı? Belki espri komik ama mesele çocuğun başarısı olunca, bu durumdan kaçınmak anne ve babanın ilk görevi...

Çocuğunuzun Ödevini Kesinlikle Siz Yapmayın!
Son yıllarda müfredatlarda performans ödevleri var. Çocukların el becerileri gelişsin, sorumluluk duyguları artsın diye veriliyor. Ancak bunlar neredeyse tamamen anne ve babaların yarışına dönüşmüş durumda. 10 yaşında bir çocuk Boğaz Köprüsü’nün maketini yapamayacağına göre, bunu elbette anne ve babası el birliğiyle yapıyor. Hatta abartıp, işi maket yapmak olan kişilere yaptıranlar bile var. İşte bu yüzden okullarda bu performans ödevleri getirildiğinde öğretmenler arasında yeni espri konusu oluyor. “Ooo, Dilek Hanım güzel iş çıkarmış, 100” veya “Osman Bey şahane maket yapmış. Ona da tam puan vermek gerek” ve “Kim daha iyi, ikinci dönem göreceğiz” gibi cümleler öğretmenlerin ödev dönemlerinin eğlencesi. Peki bunlar normal mi? Elbette değil. Çocuğunuz okula yeni başladıysa ödev yapmakta, sorumluluk almakta direnç gösterebilir. Bunun için anne ve baba olarak mutlaka sizin direnciniz daha güçlü olmalı ki, ilerleyen yıllarda bunun ödülünü alın...
 
Öncelikle çocuklar ödev yapmayı bir zorunluluk değil, gereklilik olarak görmeli. Bunu da öğretmen ve ailenin birlikte oluşturması gerek. Çocuk ödevini yaptığında mutlaka öğretmeni tarafından takdir görmeli ki, bir sonraki ödeve aynı şevkle başlayabilsin. O takdirin şekli çocuğa göre değişir elbet. Çocuklar ödevi reddediyorsa, öğretmeninden tepki görecek diye aile yapmamalı. Çocuk, sorumluluğunu yerine getirmemenin sonuçlarını görerek öğrenmeli. Diğer çocuklar takdir görür, aferin alırken kendisi onun üzüntüsünü zaten yaşayacak.
 
Çocuk, ödevini yaparken ona küçük molalar verdirmek de ailenin görevi olmalı. Bir kek ve içecekle birlikte, yaptıklarını övmek çocuğa, çalışmasının devamı için büyük motivasyon olacaktır. Ödevini güzelce yap, birlikte parka gidelim” şeklinde bir ödül de motivasyonunu artıracaktır. Ödevini yapmıyorsa, gerginliği artırmak yerine öğretmeniyle birlikte bir yöntem izlemeyi deneyin. Çünkü çocuk güçlü ve zayıf yönlerini bazen okulda, bazen evde ortaya serer. İki tarafın güçlü iş birliği, çocuk için gerekli. Bütün bunlardan sonuç alamıyorsanız, bir davranış psikoloğundan yardım almanız en iyi metot olacaktır.
 
Anneler hem yasaklıyor hem kendisi oynuyor
 
Çocukların internet bağımlılığının oyunlarla başladığı bir gerçek. Ailelerin çoğu bu bağımlılığın oluşmaması için çocuğuna oyunu, interneti, bilgisayarı yasaklıyor ama ne yazık ki örnek olmuyor. Yapılan bir araştırma, çocuğuna örnek olması gereken annelerin yüzde 70’inin mobil oyunları oynadığını gösterdi. AdColony’nin yaptığı araştırmaya göre, annelerin yüzde 70’i her gün mobil oynuyor, oyunla rahatlıyor. Annelerin en popüler oyunları ise bilgi oyunları, puzzle ve strateji oyunları olarak öne çıkıyor. Oyun için annelerin yüzde 96’sı akıllı telefonu tercih ediyor. İkinci sırada tabletler var. Mobil oyun oynayan annelerin yüzde 80’inin 18-35 yaş arasında olduğu görüldü.
 
Anneler ne zaman oyun oynuyor?
 
Araştırma sonucuna göre en çok evde dinlenirken, müzik dinlerken, televizyon seyrederken ya da yemek yaparken mobil oyun oynamayı tercih eden anneler, oyunu stres atma aracı olarak görüyor...
 
BAŞARININ SIRRI MUTLULUK
 
Elbette herkes için mutluluk başarıyı ve motivasyonu artırır ama çocuklar için bu çok daha önemli. İHA’ya bilgi veren The American Nursery School Müdiresi Binnur Saymaz, programlarını yaparken, çocuk odaklı çalıştıklarını ifade ediyor. Şimdiye kadar yaptıkları çalışmalarda, kendini ifade edebilen, mutlu çocukların başarılı olduğunun görüldüğünü söyleyen Saymaz “Aile huzuru olan, evinde mutluluğun hüküm sürdüğü çocuklar çok daha başarılı. Kendini dersine ve gelişmeye verebiliyor ve bunun sonucu da başarı olarak ortaya çıkıyor.” diyor...
 
‘Önce kariyer’ sonra çocuk zor oluyor
 
Kadınlar iş hayatına daha fazla katıldıkça, kariyer beklentisi ve hatta hırsı artıyor. İş yolunda engeller çıktıkça çocuk da ertelendikçe erteleniyor. Fakat kadın “Yaş geçiyor” diye düşünmeye başlayıp çocuk sahibi olma isteği arttığında ise bu sefer gebelik ihtimali azalıyor. Prof. Dr. Bülent Gülekli’nin verdiği bilgiye göre, çalışan  kadın sayısı arttıkça, çocuk sahibi olan kadın sayısı azalıyor. Kadın dernekleri ise, kariyer hedefleyen kadınların aynı zamanda çocuk sahibi olması kadar doğal hiçbir şey olmadığını belirtirken “Burada iş yerlerine büyük görev düşüyor. Kadın çocuğunu bırakırken gözü arkada kalmazsa işine daha fazla sarılır ve başarısı artar. İş yerinin bu alanda yapacağı yatırımlar misliyle geri döner” diyor.
 
Canan Eraslan, Türkiye
Eğitim HaberleriEğitim Haberleri